
Fotoğraf 1- Rahime Hatun (Ahmet Kandemir arşivi. Kaynağı bilinmiyor)
RAHİME HATUN (TAYYAR RAHMİYE) (1,2,3)
Doğum: 1890, Osmaniye Merkez İlçesi Kaypak Köyü Raziyeler Mahallesi
Ölüm : 5 Ağustos 1920 Osmaniye Merkez İlçesi Alibeyli Mahallesi
Rahime Hatun Türk Kurtuluş Savaşı kadın kahramanlarından gönüllü askerdir. Asıl adı Rahmiye, takma adı ‘uçan’ anlamındaki Tayyar’dır.
Rahime Hatun, Osmaniye’nin Gavurdağları’na (Amanos-Nur Dağları) doğru uzanan vadinin en dar yerindeki Kaypak nahiyesi Raziyeler köyünün Kanlıgeçit mahallesinde 1890 yılında doğmuştur. Babası Köse Abdullah ve Annesi Hatice Hatun’dur. Ailesi kendisine “bolluk ve bereket” manasına gelen “Rahime” ismini vermiştir. Rahime Hatun’un okul eğrimi alıp almadığı, okuryazarlığı ile ilgili bilgi yoktur (3).
Rahime Hatun’un, Eşe ve Elif isimli iki ablası ile kendisinden küçük Meryem ve Ayşe adında iki kız kardeşi bundan başka Abdullah isimli bir erkek kardeşi vardır. Rahime aynı köyden Demiroğlu İbrahim ile evlenmiş bu evliliğinden iki çocuğu olmuş ise de fazla yaşamamışlardır. Eşinin ikinci bir evlilik yapması nedeniyle eşinden ayrılmıştır. Daha sonra Çalıkoğlularından Süslü Onbaşı oğlu Vız Ali ile evlenmiştir. Bu evlilikten iki oğlu dünyaya gelmiş ancak biri çocukken diğeri ise evlendikten sonra vefat etmiştir. Rahime’nin gençlik yıllarının mutsuz ve zor geçtiği anlaşılmaktadır. Zira çocukları genç yaşta ölmüş, kendisi ise tek başına hayata tutunmaya çalışmıştır (3).
1916’da Sykes-Picot Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu‘nun paylaşılması üzerine Fransızlar kendilerine vadedilen güneydeki Anadolu topraklarına çıkarma yapmış, Anadolu genelindeki işgallere karşı başlatılan Türk Kurtuluş Savaşı‘nın Güney Cephesi‘nde ise işgalci Fransız güçlerine karşı Kuvay-i Milliye‘ye bağlı IX. Tümen’in direnişe başlamıştır (1). İşgalden sonra Fransız işgal güçleri geçtikleri her yerde Ermenilerle işbirliği yaparak halkı öldürmeleri ve halkın mallarını yağma etmeye başlamaları üzerine Cebel-i Bereket’te de (Osmaniye) düşmana karşı koyan çete harbi başlamış; her yerde olduğu gibi Cebel-i Bereket’te, Yarpuz, Bahçe bölgesinde de oluşturulan Kuva-yı Milliye giderek güçlenmişti. Bu çabalardan birinde, Kanlı Geçit çete reislerinden Hayta Hüseyin ev ev dolaşıp milis kuvvetlere katılmak üzere yardım çalışmalarından birinde her evden olduğu gibi Rahime Hatun’un yaşadığı Köse Abdullah’ın evine de gelerek hane halkından birkaç çeteci istemiştir. Çeteye yazılmak isteyen Rahime Hatun’a Hayta Hüseyin’in “Sen kadınsın, köyde kalıp geri hizmette çalışman uygun olur” demesine rağmen Rahime Hatun: “Ben cephe gerisinde değil, cephede erkeklerle birlikte savaşacağım” diyerek 25 yaşında cesur kahraman Türk kadını Kırmızı Müfreze Kuvay-ı Milliye’ye onbaşı olarak katılmıştır (3).
Rahime Hatunun kız kardeşi Meryem, onunla çete harbine katılan Gazi Ali Kılıç ve Osman Dinçer, Rahime’nin Fransız işgal dönemindeki halini şöyle tasvir etmekteydiler:
“ Orta boylu, normal vücutlu (Ne zayıf ne şişman) idi. Siyah saçlı esmer tenli, ela gözlü idi. Arık yüzlüydü, yüzü güleç olmasına rağmen yerinde sert tabiatlıydı. Başında agil veya sırmalı poşu sarılı olurdu. Saçlarını poşunun içine koyardı. Sırtında Maraş abası veya ceket vardı. Siyah şalvar giyer, göğsüne fişek takardı. Omuzunda Alman filintası vardı. Ayağına ipli çarık veya yemeni giyerdi. Kıyafetleriyle bir erkekten farksızdı. Genellikle atı ile gezerdi piyade olduğu da görülürdü. Çok cesur kadındı. Gözünü daldan budaktan esirgemezdi. Korku nedir bilmezdi. Yüreğindeki coşkun duyguları Onun şu sözleri ne güzel ifade eder; ‘ Allah bana Nusret verse, yalnız başıma düşmanı kırarım’…”(3).
“Milislere yiyecek, giyecek sağlamış cephede erkeklerle omuz omuza savaşmıştır. Mustafa Kemal Paşa’ya yakın simalardan biri olan ve Pozantı kuşatmasında yer alan Miralay Mehmet (Ayıcı) Arif Bey anılarını kaleme alırken savaş meydanlarında fedakârca görev yapan Türk kadını şehit Rahime Hatunu bir vicdani borç olarak şuracıkta anmak isterim diyerek yazdıklarına şöyle şerh düşecektir: “… Osmaniye kazasının Kaypak nahiyesi “Raziyeler Köyünden Rahime hatun Fransızların birçok işkencelerine uğrayan Hüseyin Ağanın Kuvay-ı Milliyesine gönüllü olarak katılmış ve 1920 Şubatında Hasanbeyli yakınındaki 9 uncu Tünel’e yapılan taarruza ve hücuma katılmıştır. Bu çarpışmada Fransızlardan 80 tüfek ve 2 makinalı tüfek ganimet alınmıştır. Çarpışmada şehit düşen ve ateş altında kalan iki arkadaşı kurtarmak için Kuvayı Milliye fertlerinin cüretsizliğini gören Rahime, derhal ileri atılarak şehitleri gidip kurtarmış ve bu kahramanca hareketinden dolayı ismine (Tayyar) namı verilmiştir…” Baskınlardan sonra Kadir Çavuş, Deli Hasan ve dokuz kişilik bir çete grubu mevzilerinde otururken etrafları Fransız askerleri tarafından kuşatılmıştı. Mücadeleler esnasında bulundukları yere bir el bombası gelmiş, Kadir Çavuş’un bombayı patlamadan karşı sipere göndermesiyle Rahime Hatun ve çetesinin hayatı kurtulmuştu. … Osmaniye’nin Cona Köyü’nde bölge komutanı olan Yüzbaşı Recep Bey çete reislerini çağırmış, yapmış olduğu konuşmadan sonra çeteciler Kuva-yı Milliye’ye dâhil olmuştu. Yüzbaşı az ilerde oturan çeteyi işaret ederek “İş bu arkadaşımız, işgal kuvvetlerine karşı çıkarak düşmanı perişan edip, köyün yiğitleri ile birlikte dağlara çıkan Raziye’ler köyünden Rahime Hatun’dur. Bu fedakâr bacımızda fedaileri ile birlikte bizlere katıldılar. Eğer bizlerin arkasında böyle fedakâr ve cesur Türk kadını olursa biz erkeklerin sırtı yere gelmez” sözüyle Rahime Hatun’u Türk kadını ve milletinin gururu olarak belleklerde yer edinmesini sağlamıştı.”(3).
“Düşmanın Osmaniye’nin merkezindeki Alibeyli mahallesinde Hacı Ökkeş’in Konağını kullanması ve o evde Fransız bayrağının dalgalanması Rahime Hatun’u üzdüğü gibi şehir halkının gururunun kırılmasına ve içinin sızlamasına sebep olmuştur. Cephe Komutanı Selim Bey’in emri üzerine Rahime Hatun’un bulunduğu Hayta Hüseyin’in çetesinde yer alan Kadir Çavuş, Yastı Kelle, Ali Kılınç, Ali Bekiroğlu ve Yaveriye Çetesi, Nacar Ökkeş ve diğer çetelerle toplam 70-80 kişi, Fransız Karargâhına 5 Ağustos 1920 tarihinin erken saatlerinde saldırıya geçmişlerdi. Rahime Hatun çetecilere : “ Arkadaşlar, diyordu; Düşman karargâhını mutlaka alacağız. Allah bizimle beraberdir. Yalnız sizden bir isteğim var, eğer ben şehit olursam, cesedimi düşmana bırakmayın” demiştir. Fransız karargâhı çok iyi tahkim edilmiş ve ağır silahlar, toplarla donatılmıştı. Fransız tayyaresinin attığı bombalar baskını güçleştirmiş, düşman ateşi yoğunlaşmıştı. Çetelerin yavaş ilerleyişi karşısında Rahime Hatun arkasına dönüp “Allah’ını seven yürüsün” diyerek çetecilere büyük bir cesaret örneği göstermişti. Kadir Çavuş ile yan yana mücadele vermiş her attığı kurşun düşmana isabet etmiş ve düşmanı yere sermişti. Çete Reisi Hayta Hüseyin saldırı emri verse de çeteciler siperlerinden çıkmamıştı. Hücum emrini yerine getirmeyen maneviyatı düşmüş olan çetecilere yerinden sinirle kalkarak saçlarını gösteren Rahime Hatun, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da siz erkek olduğunuz halde yerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” demişti. Milisler ilerleyişi hızlandırmış, karargâh çember içerisine alınmıştı. Fransız birlikleri yoğun ateş içerisinde bombalar atmış, Rahime Hatun hiç aldırmadan en önde gitmişti. Rahime Hatun karargâha tam yaklaşmıştı ki Fransız askerlerinin makineli tüfekten attıkları kurşun vücuda isabet etmiş ve orada şehadete ermişti. Fransız askerlerinin ateşi durdurduğu bir zamanda Kuva-yı Milliyeci Andırınlı Danacı Mahmut Ağa siperden fırlamış, Rahime Hatun’un yerde yatan cansız bedenini cephe gerisine taşımış, Topal Hacı Ahmet Ağa’nın evine getirmişti. Bu durum karşısında çeteciler büyük bir hırsla Fransız Karargâhına girmiş, balkonda dalgalanan Fransız bayrağını indirerek yerine Türk bayrağını çekmişlerdi. Güney bölgesinde Ermeni faaliyetlerini, Fransız işgalini önlemek üzere kurulan Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti İdare Heyeti üyesi Damar Arıkoğlu, Rahime Hatun ve Osmaniyeli çetecilerin Fransız işgaline karşı nasıl amansız bir mücadele verdiklerini tarihe not düşmeden geçememiş ve şunları söylemiştir: “…En son savaşı, hakim tepede toplanan Fransız kuvvetlerine karşı 40 kadar mücahitle yürüyüp harbe tutuşuyor. Müsademe şiddetleniyor. Rahime işin uzadığını görünce, arkadaşlarına derhal siperlere hücum ve düşmanı temizlemek lazım geldiğini bildiriyor. Henüz daha vakit gelmediğini, tehlikenin büyük olduğunu söyleyen arkadaşlarını dinlemeyen Rahime (korkaklar yerinde kalsın, işte ben hücuma geçiyorum) diyerek, Türk bayrağını eline aldığı gibi düşman siperleri üzerine çullanıyor. Bu hal karşısında seyirci kalmayan arkadaşları da aynı savletle siperlere yükleniyorlar. Kanlı bir boğuşma başlıyor. Kendilerinden kat kat fazla olan Fransızları hayli sarsıyorlar. Rahime’nin vücudu kurşunla delik deşik olduğu halde, kanlar içerisinde ruhunu teslim edinceye kadar silahını ve omuzuna bağladığı bayrağını bırakmıyor. Kanın aktığını düşmana göstermeyen al bayrağı, sanki üzerine siperlik vazifesi yapıyor. İki ateş arasında kalan Rahime’nin cephesini düşmana bırakmamak azmi ile verdikleri zayiat miktarına bakmadan fedakâr arkadaşları muharebeyi geç vakitlere kadar uzatıyorlar. Gecenin koyu karanlığı basınca içlerinden bir fedai, sürüne sürüne Rahime’nin cesedine kadar sokuluyor. Bacının kanlı cesedini gözyaşları arasında aynı şekilde sürünerek getiriyor ve arkadaşlarına teslim ediyor. Şehitlerin şehidi Rahime’nin mübarek naşı, elinde taşıdığı kanlı bayrağı ile Osmaniye’de edebi istirahatgahına tevdi ediliyor. Osmaniye, Erzin ve civar halkının ne kadar cesur ve temiz birer vatansever olduklarını yakından bilirim. Milli mücadelede gösterdikleri büyük hizmetlerini takdir edenlerdenim. Bu asil ruhlu insanların Rahime gibi, cesur aslan yürekli evlatlar yetiştirdiklerinden dolayı memleket ve millet kurtuluşunda canlarını seve seve feda eden bu şehit kahramanların hatırına hürmeten, Rahime bacının başı ucuna mütevazi bir abide dikilmesini beklemekteyiz…”(3,4)[1]
Toplumsal hayata yansımaları
Günümüzde Osmaniye Merkezinde bir mahallenin, bir Kız Meslek Lisesinin adı Rahime Hatun’dur. Daha sonraki yıllarda Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi’ne dönüşen Osmaniye Meslek Yüksek Okulu seramik bölümü’nün tasarımı ile 1,5-2 metre yüksekliğindeki seramik (keramik) Rahime Hatun Heykeli uzun yıllar Osmaniye Merkezinde Merkez Postane ve Karaoğlanoğlu Parkı’nın karşısındaki şimdi yıkılan Cebel-i Bereket Vali Binasının bahçesinde idi[2]. Daha sonra günümüzdeki (2023) Osmaniye Merkez İlçesi’ndeki Rahime Hatun Meydanı ve Kapalı Otopark’taki yerindedir (5)[3].


Fotoğraf 3 10 Ağu 2010 tarihinde çekilen Karaoğlanoğlu Parkı içindeki (Fotoğraf: Oğuzhan Demirtaş) ve Rahime Hatun Meydanı’ndaki (Fotoğraf: Cengiz Şavkılı) Rahime Hatun Heykeli (5,6).
Tartışma:
Yukarıdaki kaynağı bilinmeyen ve tüm kaynaklarda geçen bu tek fotoğraftaki kadının Rahime Hatun olduğu şüphelidir. Zaman ve mekan olarak yöresel giysiler bir Çukurova köylü (göçebe yörük) kadının giysisidir. Nitekim Gertrude Bell’in[5] 1909 Haziran ayında bölgede çektiği Fotoğraf 3’deki Avşar Kadını silahları hariç benzerdir (7). Ayrıca, canlı tanık İsmail Okan Güney’in, canlı tanık emekli öğretmen Mehmet Yavuz’la yaptığı görüşmeden öğrendiğine göre: Yavuz, Rahime Hatun’un kız kardeşi hayatta iken görüşmüş. Kız kardeşi: Rahime Hatun’un şimdiki (2023) Mehmet Eminler konağının güney yönünde çapraz karşısındaki (şimdi adı Fırsat AVM olan alışveriş merkezinin bulunduğu) binanın önünde şehit düştüğünü ve Rahime Hatun’un bilinen ve anıtında resmedilen resmin doğru olmadığını, çünkü Rahime Hatun’un resimdekinden daha genç ve pantolon giyen bir kadın olduğunu belirtmiştir (4)[6]

Fotoğraf 3- Avşar kampı – yuvarlak keçe çadır ve Avşar kadını (Fotoğraf: Gertrude Bell)(6)
Fotoğrafının kaynaklarından birinde şu açıklama vardır: “Tayyar Rahmiye bir Türk savaş kahramanıydı. Kilikya’da Fransızlarla savaştı. Kocasının Ermeniler tarafından öldürülmesinden sonra Kilikya’da (Adana) Kuva-yı Milliye’ye katıldı. Fransız [ordusunun] erkek değil kadın olduğunu söylemesiyle tanınır.” (8).
Aynı fotoğrafının bir başka kaynaktaki açıklaması şöyledir: “İlk olarak Osmanlı Devleti’nde yayınlanan bu eser, İmparatorluğun telif formalitelerinin (telif hakkı bildirimi, tescil ve depozito) yerine getirilmemesi veya telif hakkı süresinin (yazarın ölümünden 30 yıl sonra, bazen daha az) olması nedeniyle artık kamu malıdır. İmparatorluk feshedilmeden önce süresi dolmuştur.”(9).
Yine aynı fotoğrafın başka bir kaynağında ise “Bu eser, Telif hakkı süresi dolmuş ve/veya kamulaştırılmış olmasından dolayı Türkiye’de Kamu Malı olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 27. maddesi:” açıklaması vardır; ancak fotoğrafın bulunduğu kaynaktaki (Milli mücadele yıllarında Türk kadını / Tarih / Milliyet Blog) yazının kaynakçası yoktur, güvenilir değildir (10).
1 numaralı tr.vikipedi kaynağımızın kaynakçalarının hepsinde “Kaypak” olarak geçmesine rağmen, muhtemelen bir editör/madde yazarı hatası nedeniyle Rahime Hatun’un doğum yeri yanlış olarak “Kayalı” olarak yazılıdır.
Madde Yazım Bilgileri:
Yazar: Umur Gürsoy
Yayın Tarihi: 05.08.2023
Güncelleme Tarihi: 08.08.2023
Kaynakça
1. https://tr.wikipedia.org/wiki/Tayyar_Rahmiye 04.08.2023 tarihli erişim.
2. Turan, FA. , RAHİME HATUN (yesevi.edu.tr) 04.08.2023 tarihli erişim.
3. Payaslı V., Fransız İşgalinde Osmaniye (Cebel-i Bereket) ve Rahime Hatun Üzerine Bir Değerlendirme. Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi Sayı: 61, Güz 2017, s. 269-308. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/675371 04.08.2023 tarihli erişim.
4. Arkuç GA, Gürsoy U. Gâvurdağı’nın Başkanları, Cebelibereket’ten Osmaniye’ye Belediye Tarihi ve Belediye Eski Başkanlarıyla Röportajlar. Osmaniye: Kendi yayını; Mart 2020.
5. http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=19024&start=45
6. Şavkılı C. Millî Mücadele’nin Çukurova Havalisinde Kadın ve Çocuklar. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2023 20(1) 258–276.
7. Anasayfa | Gertrude Bell Arşivi (ncl.ac.uk) 04.08.2023 tarihli erişim.
8. https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Tayyar_Rahmiye.jpg 02.08.2023 tarihli erişim.
9. https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Tayyar_Rahmiye_b.jpg 02.08.2023 tarihli erişim.
10. https://tr.wikipedia.org/wiki/Dosya:Tayyar_Rahmiye_Han%C4%B1m.jpg 02.08.2023 tarihli erişim.
[1] 1998 yılına kadar ilk haliyle var olan bu abide ilk olarak Osmaniye Merkezindeki Envar-ül Hamit Camii’nin yan avlusundaki (1998 yılında yok edilerek bugünkü-2023- yeni haline dönüşen) Osmaniye Kurtuluş Savaşı Şehitliği’nde dikili idi. Eski şehitliğin gri damarlı beyaz Afyon mermerinden silindirik mezar taşları ve şehitliğin orta bölümünde yaklaşık 3 metre yüksekliğinde ve yaklaşık 40-50 cm taban çapı yukarı doğru incelerek 20 cm çapına düşen aynı mermerden yapılmış silindirik sütun şeklindeki şehitlik abidesinin ve diğer mezar taşlarının nerede olduğu bilinmemektedir. Eski abide taşının güneye bakan ön yüzünde üst bölümde bir adet ağzı yukarı bakan ve kırmızı yağlıboya ile boyalı ay-yıldız motifi oyulmuştu. Bütün çabalarımıza rağmen şehitliğin eski halinin fotoğraflarına ve eski mezar taşları ile abide taşının nerede olduğuna tarafımızdan ulaşılamamıştır (Y.N)(bkz.: 4 nolu kaynakça).
[2] http://wowturkey.com/forum/viewtopic.php?t=19024&start=45
[3] “Hatta bir projemiz de şuydu. Aybabalar’ın sokağının köşesi [şimdiki Karaoğlanoğlu Sokağı’nın devamı olan 507. Sokağın (Aybabaların Sokağı) Atatürk Caddesi’ni kestiği köşe] , Rahime Hatun’un Osmaniye’nin kurtuluş mücadelesinde şehit düştüğü yerdir; Fransız cephaneliğine girerken. Orada 150-200 metre kare bir tesis yapılmış bir yer vardı. Oraya biz Rahime Hatun’un şehit düştüğü yerdir diye bir anıt dikmeyi düşünüyorduk. Rahime Hatun Anıtı yapıldı, ama maalesef yerine konamamış oldu. Başka yere kondu.” (Mehmet Gürbüz röportajından) (Y.N.)( bkz.: 4 nolu kaynakça).
[4] Şavkılı C. Millî Mücadele’nin Çukurova Havalisinde Kadın ve Çocuklar. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 2023 20(1) 258–276.
[5] Anasayfa | Gertrude Bell Arşivi (ncl.ac.uk) 20.07.2027 ve 04.08.2023 tarihli erişimler (Gertrude Bell, 1868–1926 yılları arasında yaşamış olan İngiliz arkeolog, yazar, şair, seyyah, dağcı ve de hepsinden önemlisi İngiliz İstihbarat Örgütü görevlisi olarak birçok önemli rol üstlenmiş olan kadın)(Y.N.)
[6] İsmail Okan Güney ile 20.11.2019 tarihinde yapılan telefon görüşmesi